17 Nisan 2011 Pazar

Film 12: Black Swan



Darren Aronofsky, Requiem for a Dream'de alkol, diet, uyusturucu gibi insanlari pencesine alip birakmayan illetlerin, onlari nerelere surukleyebilecegini hatta surukledigini asiri gercekci bir dille anlatmisti.


Black Swan'de de benzer olarak aile baskisi, basari hirsi, bitmeyen beklentiler ve mukemmeliyeciligin gunluk hayatimizin ayrilmaz bir parcasi olmasi halinde meydana gelen ruhsal cokuntuyu siyah bir masala buruyerek anlatmayi tercih etmis.


Filmdeki tüm oyunculuklar cok iyi olmakla birlikte, Natalie Portman "Oscar" heykelcigini sonuna kadar hakettigini bir bir kuğu gibi süzülerek gozler onune serdi...

Film 12: Black Swan



Darren Aronofsky, Requiem for a Dream'de alkol, diet, uyusturucu gibi insanlari pencesine alip birakmayan illetlerin, onlari nerelere surukleyebilecegini hatta surukledigini asiri gercekci bir dille anlatmisti.


Black Swan'de de benzer olarak aile baskisi, basari hirsi, bitmeyen beklentiler ve mukemmeliyeciligin gunluk hayatimizin ayrilmaz bir parcasi olmasi halinde meydana gelen ruhsal cokuntuyu siyah bir masala buruyerek anlatmayi tercih etmis.


Filmdeki tüm oyunculuklar cok iyi olmakla birlikte, Natalie Portman "Oscar" heykelcigini sonuna kadar hakettigini bir bir kuğu gibi süzülerek gozler onune serdi...

Film 11: Scream 4

Filmin baslangicinda gerek Scream serisine, gerek Testere serisine yapilan gondermeler superdi.

3 serinin devamindan sonra artik Scream eksperi olarak katili ya da katilleri tahmin edebiliyor olmamiz gerekirdi ama yine dogru tahmin edemedik ve Scream 4'un finali yine sasirtti...


Keyifli zaman gecirmek icin birebir...

Film 11: Scream 4

Filmin baslangicinda gerek Scream serisine, gerek Testere serisine yapilan gondermeler superdi.

3 serinin devamindan sonra artik Scream eksperi olarak katili ya da katilleri tahmin edebiliyor olmamiz gerekirdi ama yine dogru tahmin edemedik ve Scream 4'un finali yine sasirtti...


Keyifli zaman gecirmek icin birebir...

8 Nisan 2011 Cuma

Kitap 7: Suç ve Ceza / Fyodor Mihailoviç Dostoyevski

Bu klasigi bu kadar beklettiğimden ve beklentiyi de aynı oranda yükseltmiş olduğumdan olsa gerek çok fazla severek okumadım ve genel olarak da begenmedim. Hemen hemen tüm platformlarda en sevilen roman karakterleri arasında geçen Raskolnikov için de yine maalesef aynı şeyleri hissettim. Dostoyevski romanda diğer karaterleri ne kadar betimlediyse onu da ancak o kadar betimlediginden, ne hissettigini, yaptiklarinin neye dayandigini ya da dayanmadigini anlama sansim olmadi.


Herşeye rağmen artık Suç ve Ceza gibi bir klasiği bitirmiş olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyorum :)

Kitap 7: Suç ve Ceza / Fyodor Mihailoviç Dostoyevski

Bu klasigi bu kadar beklettiğimden ve beklentiyi de aynı oranda yükseltmiş olduğumdan olsa gerek çok fazla severek okumadım ve genel olarak da begenmedim. Hemen hemen tüm platformlarda en sevilen roman karakterleri arasında geçen Raskolnikov için de yine maalesef aynı şeyleri hissettim. Dostoyevski romanda diğer karaterleri ne kadar betimlediyse onu da ancak o kadar betimlediginden, ne hissettigini, yaptiklarinin neye dayandigini ya da dayanmadigini anlama sansim olmadi.


Herşeye rağmen artık Suç ve Ceza gibi bir klasiği bitirmiş olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyorum :)

1 Nisan 2011 Cuma

Film 10: Kaybedenler Kulübü (sinemada)


Filmin ilk dakikasindan son dakikasina kadar tabir yerindeyse hic gozumu kirpmadan izledim. Yonetmen tum sevdigi sozleri, hikayeleri, anektodlari, fotograflari kisacasi aklinda kalan ve deger verdigi herseyi ana hikayenin aralarina serpistirmis, adeta filmde onlara ozel bir yer acmis...

Ana hikaye ise zaten cok keyifliydi. Maalesef 90'li yillarda bu radyo programini dinleme sansim olmamisti hatta haberim bile yoktu ama 6.45 yayinlarindaki onsozler sebebi ile Kaan ve Mete ile dolayli olsa da birsekilde daha once tanismisim...

dikkat: buradan itibaren spoiler olabilir...

Filmde "Kaybedenler Kulübü" müdavimi olan herkesimden dinleyicileri göstermeleri ve bu kisilerin radyoda anlatilanlara nasil tepkiler verdiklerini izlemek cok keyifliydi. Zaman zaman ben de hatta sinemdakiler de filmdeki radyo dinleyenler ile ayni tepkileri veriyorduk. Onlar perdede güldüğünde biz de koltuklarda es zamanli ayni seye guluyorduk. Yani o an izledigimize degil onlarla eş zamanlı olarak dinlediklerimize gülüyorduk. Bu da filmden cok bir radyo programini dinliyormuşuz hissi yaratti. Filmin final sahnesinde de bu radyo pragrami bittigi anda dinleyiciler ne hissediyorsa birebir aynisini hissettik; bosluga dustuk, huzunlendik...

Film 10: Kaybedenler Kulübü (sinemada)


Filmin ilk dakikasindan son dakikasina kadar tabir yerindeyse hic gozumu kirpmadan izledim. Yonetmen tum sevdigi sozleri, hikayeleri, anektodlari, fotograflari kisacasi aklinda kalan ve deger verdigi herseyi ana hikayenin aralarina serpistirmis, adeta filmde onlara ozel bir yer acmis...

Ana hikaye ise zaten cok keyifliydi. Maalesef 90'li yillarda bu radyo programini dinleme sansim olmamisti hatta haberim bile yoktu ama 6.45 yayinlarindaki onsozler sebebi ile Kaan ve Mete ile dolayli olsa da birsekilde daha once tanismisim...

dikkat: buradan itibaren spoiler olabilir...

Filmde "Kaybedenler Kulübü" müdavimi olan herkesimden dinleyicileri göstermeleri ve bu kisilerin radyoda anlatilanlara nasil tepkiler verdiklerini izlemek cok keyifliydi. Zaman zaman ben de hatta sinemdakiler de filmdeki radyo dinleyenler ile ayni tepkileri veriyorduk. Onlar perdede güldüğünde biz de koltuklarda es zamanli ayni seye guluyorduk. Yani o an izledigimize degil onlarla eş zamanlı olarak dinlediklerimize gülüyorduk. Bu da filmden cok bir radyo programini dinliyormuşuz hissi yaratti. Filmin final sahnesinde de bu radyo pragrami bittigi anda dinleyiciler ne hissediyorsa birebir aynisini hissettik; bosluga dustuk, huzunlendik...