Saskinim :S
Ben bu filmi kucukken en az iki-uc kere izlemisimdir.
Aklimda kalan tek sahne teneke adam, korkuluk, aslan ve Dorothy'nin kolkola sarki soylemeleriydi.
Bugun filmi tekrar izledigimde dehsete dustum.
Bir muzikalden ote korku filmi izliyor gibiydim. Basindaki firtina sahnesinin gercekciligi, cuceler ulkesi, cadi, kanatli maymunlar kesinlikle cocuklarin kaldiramayacagi korkuncluktaydi. Resmen tirstim. Kucukken daha mi cesurdum anlamadim gitti. Yanlis anlasilmasin korku filmlerini cok severim ama bir cocuk filmini izlerken beklentim korkmak olmadigi icin gafil avlandim sanirim...
Bu arada ileride cocugum olursa en azindan resit olana kadar izlettirmeyecegim. Filmin bu korkunclugunu ve gercekciligini (misal: korkulugu yakmakla tehdit ediyor cadi. Korkuluk pes etmeyince tutusturuyor. Nasil yani? Bu ve benzeri bir suru sahne vardi. Cocuk filmi bu ya cocuk!) bir kenara birakirsak yapildigi yila (1939) gore gerek goruntu kalitesi, gerekse dekor ve kostumler cok cok iyiydi.
Filmin basi ve sonu yani gercek yasam siyah-beyaz anlatilirken Oz ulkesinde gecen kismin renkli anlatimi iyi dusunulmustu. Judy Garland ve korkuluk rolundeki Ray Bolger (yurumesi, hareketleriyle gercekten icinde saman varmis gibi hissettirdi.) basta olmak uzere oyunculuklar da iyidi.
Son olarak sarkilarini da begendim. Ozellikle en basinda soylenen "Somewhere over the rainbow" (Ella Fitzgerald da bir baska soyler) sarkisi mukemmel.
Siz boyle huzurlu huzurlu basladigina bakmayin ve isiklar acik izleyin :)
Ara ara dramatik bolumler olsa da bastan sona aksiyon izlemek isteyenlere tavsiye ederim. Basrollerde Al Pacino ve Robert De Niro var desem sanirim yeterli bir referans olur.
Film 1995 yapimi ve bu zamana kadar izlemekte gecikmisim maalesef. Aslinda, dusunuyorumda Al Pacino, Robert De Niro, Robin Williams, Dustin Hoffman ve Gary Oldman'in tum filmlerini temin edip, izlemek lazim...
Filme geri donersek, temsil ettikleri taraflar taban tabana zit olsa da film boyunca Al Pacino'nun mu (polis) yoksa Robert De Niro'nun mu (soyguncu) tarafini tuttugumu cozemeden film bitti :)
Bundan sonrasi "spoiler"
Cafe'de yaptiklari konusma filmin en onemli sahnesiydi bana gore.
Oncelikle konusmadan bir bolum yazacagim.
A: Hiç normal bir hayat istemedin mi?
R: Ne o? Mangal ve futbol mu?
A: Evet.
R: Senin hayatın normal mi?
A: Hayır, benim hayatım, afet bölgesi gibi. Gerçek babası aşağılığın teki olan, sorunlu bir üvey kızım var. Bir karım var, evliliğimiz yokuş aşağı gidiyor. Bu üçüncü evliliğim. Çünkü tüm zamanımı senin gibileri yakalamak için sokakta geçiriyorum. Hayatım bu işte.
R: Bir gün biri bana şöyle demişti: "Hayatına ilişki sokma ki, polis baskını olacağını hissettiğinde, 30 saniye içinde herşeyi bırakıp gidebilesin." Sen beni izlersen, gittiğim yerlere gidersen, evliliğini devam ettirmeyi nasıl düşünürsün?
A: İlginç bir nokta. Nesin sen, rahip mi?
R: Bir kadınım var.
A: Ona ne iş yaptığını söyledin mi?
R: Satıcıyım dedim.
A: Yani ben seni yakalamaya gelince,o kadını bırakıp gidecek misin, hoşçakal bile demeden?
R: Buna disiplin denir.
A: Çok sığ bir düşünce.
R: Neyse ne! Ya böyle davranırız ya da başka bir iş yaparız.
A: Başka bir iş yapmayı bilmiyorum.
R: Ben de.A: Yapmak istediğim de söylenemez.
R: Katılıyorum.
Her ne kadar onlar hallerinden sikayet etmiyor gorunseler de "ne zorlari var ki?" dedim kendi kendime bu isleri yapmak icin. Hatta sacma gelebilir ama soyguncu olan Robert De Niro'dan cok, asil polis olan Al Pacino'nun bu isi yapmasini aklim almadi. Film boyunca is ve ozel yasami arasinda gidip geldi. Idealist ve iskolik olmasi sebebiyle belki engel olamiyordu kendine ama herseyin asirisi zarar gibi geliyor bana. Gerci oyle olmasaydi da, sonunda onu yakalayamazdi herhalde.
Ayrica birde polisligin cok garip bir meslek oldugunu hissettim. Dusunsenize polis olmussunuz yani "iyi" taraftasiniz. Insanlarin zarar gormemesi, onlari korumak oncelikli goreviniz ve bu bilince sahipsiniz. Ancak, insanlari korumak icin olasi bir durumda baska insanlari (hak edip etmedikleri ayri bir konu) oldurmeyi ya da ölmeyi goze aliyorsunuz. Yani en bastan potansiyel katil (ya da potansiyel ölü) olmayi kabul etmis oluyorsunuz iyi tarafta olsaniz bile. Ilginc bir meslek ve sanirim benim algi ve kabiliyetimin disinda...
Film bir adam ve iki kadin arasindaki aski anlatiyor. Amerikan filmlerinde sık sık karsimiza cikan tam evlenecekken kafasi karisik olma durumu bu filmde de gecerli. Hatta filmdeki karakterlerden biri durumu "Dünya böyle işliyor. Bir şeye karar verdiğin an cazibeli bir şeyler karşına çıkıyor." seklinde ozetliyor.
Gerci filmi diger ask filmlerinden kesin cizgilerle ayiran bir yon mevcut. Konu askken bile her an gerilim hissediyor ve gerek filmin kurgusu gerekse flashbackler sebebiyle bir an bile gozunuzu filmden ayiramiyorsunuz.
Henuz izlememis olanlara tavsiyem, izlerken tum "ayrintilara" dikkat etmeleri olur. "Hersey ayrintilarda gizlidir" sozunu dogrularcasina 1 saat 50 dakikalik filmin 40.dakikasindan sonra zincirleme bir sekilde filmin sonuna kadar defalarca sasirip kaliyorsunuz.
Son sahne ise, Josh Hartnett'in oyunculugu ve Coldplay'in "The Scientist" sarkisiyla birlikte uzun zamandir izledigim en iyi finaldi diyebilirim.
Kitap11)Macbeth - William Shakespeare - 15.11.2007 http://www.ilknokta.com/V2/Pg/MetaDetail/Number/34824.htmKitap10)Harry Potter ve Azkaban Tutsagi (Harry Potter and the Prisoner of Azkaban ) - J.K.Rowling - 07.11.2007
Meg Ryan ve Hugh Jackman'in oynadigi ve "zamanda yolculuk" kavrami uzerine fazla yormadan seyirciyi dusunduren bir film. Bastan sona "modern bir masal" izlemek isteyenler icin tavsiyemdir. Birde film bittigi an calan Sting'in "Until" sarkisi, film-soundtrack uyumuna en iyi orneklerden... http://www.youtube.com/watch?v=TY4Zl8TeP8g
Hugh Jackman'i bir romantik komedide ustelik bir lord olarak izlemek ayrica keyifliydi ;)